Merhaba, bu yazımda Kanada serüvenimi anlatıyorum. Umarım beğenirsin :)
Pandemi'den sonra ailemle geçirdiğim bir yılın ardından yeniden yurt dışına çıkma vaktimin geldiğini anlamıştım. İçimdeki o bir türlü söz geçiremediğim maceraperest haylaz, önce "acaba tekrar ABD'ye gidebilir miyim" diye bir düşünüp ardından sıkı bir araştırma yapmaya koyuldu. Ancak sorun şuydu ki; ABD, pandemiden ötürü neredeyse her ülkede bulunan konsolosluklarında, göçmen olmayan (nonimigrant) vize başvurularını uzun vadede kapatmıştı. Bu nedenle ben de anadili İngilizce olan farklı bir ülkeye yönelik araştırma yaptım. Üniversite son sınıftayken İngiltere'ye yüksek lisans için bakmıştım ama pahalı olması sebebiyle Kanada'ya bakmaya karar verdim.
Yaptığım araştırmalarda, Kanada'nın benim için yaşanabilecek en iyi ülke olduğunu fark ettim. Hangi açıdan mı?
1. Gitmesi çok ekonomik, (bunu devamında anlatıcam)
2. Göçmen ülkesi olduğu için daimi oturma izni (PR) anlamında ılımlı politikaları var
3. ABD ve Avrupa kombinasyonu olarak tanımladığım yaşam kültürü var ve ayrıca dünyadaki pek çok ülkeden buraya göç etmiş insanların kendi town'larını da görebilirsiniz. (Örn: Chinatown, Koreatown, Indiatown v.b.)
4. İyi bir iş fikriniz varsa bence olgunlaştırabileceğiniz bir yer,
5. Eğer bir eğitim planınız var ise Kanada'daki eğitim sisteminin kalitesinden bahsetmeme gerek yok bence.
Evet... Bu şekilde daha uzun uzadıya sıralayabileceğim gibi pek çok açıdan Kanada, benim için yaşanabilecek en iyi ülkeydi. Çok geçmeden Kanada'daki "college" sistemini keşfettim. Bizde her ne kadar "kolej" denilse de aslında birbirinden çok farklı. Kanada'da bulunan kolejler genel olarak bizdeki meslek yüksekokulları ile eşdeğer sayılabilir. Yani almış olduğunuz eğitim süresi boyunca (bu programa göre 1,2,3 ya da 4 yıllık olabilir) eğitiminizin ilk yarısında teorik dersler alıyorsunuz. Kalan yarısında ise Co-op adı verilen staj sürecine giriyorsunuz. Bu süreçte kolejinizin kariyer merkezleri genelde size okuduğunuz bölümle ilgili staj bulmak konusunda sizlere yardımcı oluyor. Bununla birlikte Kanada'da da kolejler "community college" (devlet koleji) ve "privative college" olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Kıyaslama isterseniz:
1. Devlet kolejinde okuyan bir kişi, eğitimini tamamladıktan sonra Kanada'da belirli bir süre çalışma ve oturma hakkı kazanırken (1 yıllık bir bölüm için 1 yıl, 2 yıllık bir bölüm için 2 veya 3 yıl kalma hakkı oluyor) özel kolejlerde bu hak verilmiyor
2. Devlet kolejleri genelde 16.000 CAD ve üstü bir ücret isterken özel kolejlerde 5. CAD ve altında bile bölüm bulabilirsiniz
3. Devlet kolejlerinde pek çok alanda çok fazla bölüm seçeneği bulunurken özel kolejlerde daha az bölüm seçeneği bulunmakta
4. Devlet kolejinde kişinin eşi için de aile birleşimi vizesine başvurma imkanı var iken, özel kolejlerde böyle bir imkan yok malesef
5. Devlet kolejlerine başvuru yapmak ve kabul almak için 6 ya da 6.5 puan gerekirken ( ILETS Academik sınavını baz aldım ancak farklı sınav tipleri de mevcut) özel kolejlerde 5 ya da 5.5 puan ile kolayca kabul alırsınız (istenilen İngilizce puanı bölüme göre değişiklik gösterir)
6. Eğitim kalitesi açısından devlet kolejleri özel kolejlerden daha iyidir diyemem çünkü bu tamamen seçtiğiniz koleje, bütçenize ve bölümünüze göre değişir
7. Her iki koleje de başvuru için yaş sınırı yoktur,
8. Her iki kolej tipinde de ödeme için taksit imkanları mevcut, ancak bu da seçtiğiniz koleje, bölüme ve program süresine göre değişiklik gösterir
9. Her iki kolej tipinde de programınıza bağlı olarak ders gördüğünüz süreç içerisinde yarı zamanlı (part time haftalık 20 saat) ve Co-Op yani staj döneminizde ve ara tatillerde tam zamanlı (full time haftalık 40 saat) çalışma izniniz olur
Bu kolejlere bireysel de başvurabileceğiniz gibi profesyonel danışmanlık da alabilirsiniz. Çünkü yapacağınız ufak hatalarda bile vize konusunda sıkıntıya düşebilir, vakit açısından süreci gereksiz bir biçimde uzatabilirsiniz. Kanada serüvenimde bana kusursuz bir şekilde danışmanlık yapan Mayla Abroad'tan sevgili Gözde Gürsoy'u gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum.
Evet...
Buraları çok da uzatmayayım :)
Gelelim ilk izlenimlerime. Doğru ya, en önemlisi de bu değil midir zaten? Lise hayatımdan sonra başlayan yurt dışı serüvenlerimde edindiğim ilk izlenimler yıllarca bulunduğum yerlere karşı değişmeyen hislerimi ifade ettirmiştir hep. Örneğin üniversite eğitimim için tam 5 yıl boyunca kalmam gereken Bosna Hersek'e karşı ilk izlenimlerim daha havalimanına iner inmez olumlu ve heyecan verici anlamda belirginleşmişti. 1 yıl, 2 yıl, 3 yıl, ...5 yıl oldu derken artık Bosna'dan ayrılma vakti geldiğinde arkama dönüp baktığımda içinde kalan tek izlenim yine olumlu ve heyecan vericiydi. Bu yüzden ilk izlenimler ben de hep doğru çıkmıştır.
Kanada için de bu şekilde hissettim. Ek olarak bir de "hırs" duygusunu ekleyebilirim ilk izlenimlerime. Ama doğru ve kontrollü bir hırs bu... Hırçın ve kibirli değil. Çünkü burası, daha yazımın başında 4. Madde de belirttiğim gibi iş fikirlerinizin olgunlaşması ve kariyer ya da eğitim planlarınız için çok fazla imkan sağlayan bir yer. Bu da eğer emeklilik modlarına girmemişseniz, sizde hedeflerinizi ve hayallerinizi gerçekleştirmeniz için sürekli ve güzel bir dürtü oluşturuyor.
Kanada en basit ifadeyle göçmen ülkesidir. Zaten siz de bunu okumuş pek çok yerde görmüşsünüzdür. Ancak durum gerçekten tam anlamıyla böyle. Herkes göçmen; Avrupalılar, Hintliler, Pakistanlılar, Afrikalılar, Türkler, Çinliler, Koreliler, Amerikalılar, Japonlar v.b., tabi ki Kanada'nın ilk sahipleri sayılan First Nations kabilelerini saymıyorum çünkü onlar göçmen değil buranın asıl sahipleridir.
Böyle bir demografik yapı içerisinde Kanada'daki bu çok kültürlülüğü, derinlemesine ve de hayatınızın belki de her alanında yaşıyorsunuz. İngilizce'nin onlarca aksanıyla karşılaşıyorsunuz. Bu durum bazen zorlayıcı olsa da bir süre sonra çok keyif almaya başlıyorsunuz. Kendinizi bir "yabancı", "turist" ya da "farklı" hissetmiyorsunuz. Çünkü herkes öyle :) Bu yüzden toplumda sosyalleşmek açısından özgüveninizi olumsuz anlamda etkileyebilecek bir durumla karşılaşmıyorsunuz.
Çok kurallı, düzenli ve yaşam standartları genellikle yüksek bir ülke. Tabi bu durum bölgeden bölgeye değişiklik gösterebilir. Özellikle Toronto için yazmam gerekirse (çünkü burada yaşıyorum) kalabalık olmayan, pek çok müzesi bulunan, düzenli trafiği olan ve her tarzda yaşama uygun mekanları bulunan bir şehir. Ayrıca ulaşım ve altyapısı oldukça gelişmiş ve geliştirilmeye devam ediyor. Şehrin oldukça heterojen bir mimarisi var. Eski İngiliz dönemine ait pek çok yapı da mevcut. Böylesine çok kültürlü bir demografik oluşuma ev sahipliği yapan Toronto'da elbette her damak tadına özgü yemek bulmak da mümkün. Şehirde neredeyse her kültüre ait restorandı bulabilirsiniz. Ve ibadethaneleri de...
Gelelim pahalılığa... Elbette hangi sebeple Kanada'ya gelirsek gelelim ekonomik durum oldukça önemli. Her ülkede olduğu gibi burada da oldukça pahalı olan ürünler ya da hizmetler de var, oldukça ucuz olan ürünler ve hizmetler de. Ancak önemli olan kazandığınız maaş ile aldığınız şeylerin birbiriyle orantılı olması yani alım gücü. Bu noktada Toronto örneğinden ilerlersek enflasyon, özellikle pandemiden sonra burada da yükselişe geçti malesef. Yani bu yüzden Kanada'ya gelmeden önce buranın ürün pahalılığı konusunda size internette bazı rakamlar veren websitelerin ve videoların bu rakamları yayınlama tarihlerine muhakkak dikkat edin. Yoksa hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.
Şimdi biraz iş konuşalım mı? :)
Hepiniz bir yerlerden görmüşsünüzdür ki Kanada'da iş gücüne ciddi anlamda ihtiyaç var. Bu nedenle sürekli sosyal medyada ya da ana akım medyada Kanada şu kadar işçi alacak, bu kadar göçmen alacak gibi haberler görmüşsünüzdür. Ancak bu konuda genel olarak bilinmeyen ve üzerine düşünülmeyen şey ise Kanada'nın ciddi sayıda iş gücüne ihtiyaç olmasına rağmen tabiri caizse bir "yol geçen hanı" olmamasıdır. Yani öyle herkesi alacaklar ve istihdam edecekler gibi bir düşünceye kapılmamak gerekir çünkü gelişmiş ülkelerde genellikle bu istihdam ve göçmenlik süreçleri kontrollü bir biçimde gerçekleşir. Yani bunun için prosedürler, politikalar, düzenlemeler ve yasalar çok kontrollü bir biçimde uygulamaya konulur. Kısacası iş gücünde oluşan hiç bir ihtiyaç, kolayca vize verecekleri anlamına gelmez. Bu yüzden öncelikle buna dikkat edin derim. Gelelim iş ve maaş konusuna... Kanada'da iş bulmak gerçekten kolaydır. Bunu net ifade ediyorum çünkü gerçekten böyle. Tabi ki eğer iş ve kariyer noktasında aşırı seçici iseniz yani ille de şu eyalet, şu şehir, şu sektör, şu iş, şu şirket ve şu pozisyon olsun derseniz onu bilemem :)
Burada gözlemlediğim şey ise işveren ve işçi arasında genellikle iyi ve saygın yani hak temelli bir ilişki olduğu. Kanada'da genelde tüm işlerde çalışma vizenize bağlı olarak haftalık 40 saat çalışabiliyorsunuz. Bu da haftada genelde tüm işlerde 2 gün izin gününüz olduğu anlamına gelir. Burada maaşlar ve asgari ücret, bizdeki gibi aylık değil genelde saatlik olarak hesaplanır. Örneğin bir şirkette çalışıyorsunuz ve maaşınız saatlik 35 CAD olarak hesaplanmışsa bu miktarı haftalık çalıştığınız saatle çarpıp vergileri de çıktıktan sonra aylık ne kadar alabileceğinizi hesaplıyorsunuz. Maaşlar genelde haftalık ya da iki haftalık şeklinde ödenir.
Şimdi ise son olarak, yazımın başında yani 1. maddenin parantezi içerisinde belirttiğim gibi kendim Kanada'ya gelirken hangi aşamalardan geçtiğimden bahsedeceğim. Ama başlamadan önce küçük bir uyarı notu bırakayım aşağıya:
Not: Bunlar benim kendi kişisel tercih ve kararlarımdı, aynısını takip ederek olumlu sonuç almayı beklememelisiniz.
Evet... Yatırım Tavsiyesi Değildir notumu da bıraktığıma göre artık başlayabilirim. :) İsterseniz tüm bu aşamalarımı kronolojik bir sıraya göre maddeler halinde yazayım.
1. Kanada'ya gitmeye karar verdiğimde herkes gibi öncelikle araştırma yapmaya koyuldum. Tabi ki siz eğer isterseniz bu araştırmalarınızı bir danışmanla da yapabilirsiniz ancak ben daha çok bireysel araştırma yapmayı seviyorum.
2. Devlet koleji mi yoksa özel kolej mi diye ikilemde kalırken ben bütçemi daha çok ön planda tutmaya karar verdim. Bu yüzden bölümden ve devlet kolejinin uzun vadede sağladığı imkanlardan ziyade mümkün olan en uygun fiyatlı bölümü ve koleji araştırdım. Çünkü benim için öncelikle Kanada'ya gitmek ve önce orada bir kariyer yapıp yapamayacağımı görmek önemliydi. Zaten her şey yolunda ve beklediğim gibi giderse yeni bir eğitim ve kariyer planımı Kanada'da iken yapmayı düşünüyordum. Gitmezse de en azından bütçe olarak beni sarsacak miktarlarda parayı vermemiş olarak Türkiye'ye dönecektim.
3. Planımı hazırladıktan sonra hemen iyi bir danışmanlık firması araştırmaya koyuldum. Belki bu dediğime pek çoğunuz katılmaz ama ben bir danışmanlık firmasının kalitesini ölçerken websitelerinin saçma ve gereksiz kampanya ve abartılı görsellerle dolu olup olmadığına bakarım. Bu nedenle yaklaşık 4 ya da 5 danışmanlık firmasını aradım ve bu sefer de bana en sıcak, en profesyonelce ilgiyi gösteren bir danışman bulmaya çalıştım. Bazı danışmanlık firmaları köklü ve büyük olsalar da danışmanlık tarzları daha çok "çağrı merkezi ve pazarlama" usulü gibiydi. Bunlardan kaçındım açıkçası. Son olarak Mayla Abroad'tan Gözde Gürsoy hanımefendiyi aradım ve kendisiyle tanıştım. Sağ olsun kendisi çok ilgili ve profesyonel bir danışmandı.
4. Seçtiğim kolej, bir özel kolej olan Toronto School of Management idi ve bölüm olarak da hem fiyat açısından hem de bu alanda kendimi geliştirmek istediğim Business Essentials'ı seçtim. Toplamda 8 aylık bir sertifika programıydı. 3 ay da programım bittikten sonra Kanada'da kalma hakkım olduğundan ötürü toplamda 11 aylık bir süreye denk geliyordu. Ücret olarak sürekli değişmekle birlikte programımın fiyatı 5.000 CAD civarındaydı. Tabi iki taksitle ödedim. Bunun dışında vize ücreti, çeviri ücreti, uçak bileti, sağlık sigortası gibi masrafları da eklerseniz yaklaşık 10.000 CAD civarında tuttu her şey.
5. Elbette vize için hangi belgeler gerekli gibi soruların yanıtını burada detaylandırmam doğru olmaz çünkü her vize tipi için ve her birey için gereken belgeler farklı oluyor. Ancak yüzeysel anlatmam gerekirse öncelikle eğitim danışmanım Gözde hanım, okul kaydımı tamamladı ve bana parmak izimi sunmam için Ankara'da bulunan VFS Global adlı anlaşmalı firmadan randevu aldı.
6. Parmak izimi vermemin ardından yaklaşık 4 hafta içerisinde vizem çıktı ve yine Gözde hanımın sayesinde uçak biletimi bir o kadar profesyonel ve ilgili olan Davut beyin turizm acentesi üzerinden aldım. Çünkü uygun fiyatlı olsun diye Avrupa üzerinden aktarmalı bilet istiyordum ve pek çok Avrupa ülkesinde transit vize olmadan yapılan geçişlerde sıkıntı çıkabiliyor.
7. Konaklama için yine Gözde hanımın sayesinde homestay.com adlı siteden aile yanında bir aylık bir oda rezervasyonu yaptırdım. Bu sayede hem uygun fiyata hem de bir aile evinde kalabilme fırsatınız oluyor.
Sonra da atladım geldim işte... :)
Sorularınız olursa aşağıya yazmanız yeterli olacaktır.
Comments